lonely rider

LONEYL RİDER

23 Ağustos 2009 Pazar

XTZ Süper Ténéré & Suzuki dr 650se

Sahip olduğum iki, iki teker :) ile ilgili, iki kelam edeyim dedim, gecenin bu saatinde...... :)

İlki Suzi (ben ona öyle diyorum) bu tabire kızanlar hatta kıskananlar var :)

1996-2009 ve hala seri üretilen efsane;
Hakkında ADV RİDER'da 1800 sayfa yazı yazılmış. Çoğu gezgin ve motorsever bu makinayla hem uzun yollar yapmış hemde arazide deli gibi gazlamıştır.

Tek silindirin sorunsuzluğunu sonuna kadar ispatlamış, basit yapısı sayesinde güven vermiştir.
Kırılmaz ve ölümsüz bir makinadır.

Çocukluğumdan beri üzerinde motor ve mekanik olan herşeye karşı yoğun ilgim oldu. Ve genelde iş hayatım ve hobilerim hep bu yöndeydi. Genelde makinalarımın rutin bakımlarını kendi garajımda yaparım. Titiz denebilecek kadar ilgiliyimdir demir atlarımla. Hatta arkadaşlarım bana sen; Sinekli adamsın derler :)
Bu yüzden, bu yaşlı efsaneler benim elimde ikinci baharlarını yaşıyorlar. :)


Süper Ténéré xtz 750. Benim tabirimle süper tencere :)
Aşık olduğum ve yeni sahip olduğum efsane makina.
ilk üretimi 1989 da başlamış, son olarakta 1996 bitmiştir.
Enduroların en iyisi en süratlisidir.
Şehir içinde iki trafik ışığı arasında ibresini sona dayayabilirsiniz(220 km/h)
Sıralı çift silindir uzun yol konforunu en yüksek seviyeye çıkarmıştır.
Dakar şampiyonu bu efsane,
Lonely Rider'ın elinde çok uzun gezilere imza atacak. Çok uzun kilometreler yapacak.Gecenin bu saatinde vahiy geldi yazıyım dedim. :)
Daha yazacak çok şeyimiz olacak.Şimdilik bu kadar........................

12 Ağustos 2009 Çarşamba



öLüm değil beni korkutan ! Boş bir yaşamın ardından
varacağım yer olması sıkıyor canımı.

Nedir ki? Kırk yıllar , elli yıllar, billahi çok değil !

Hele hele çizilen bu yolda, bize hiç gelir.
Ne beklersin yaşamdan ÇORBACI ?!

Ne bekler yaşam senden? İkiniz de tüketirsiniz hoyratça
zamanı, işte geride kalanlar sıkar canımı..

Yedi yaşında başlarsın okula, sayma ondan öncesini.

Sonra, yıllar yılı gider gelirsin, kara tahtalı değirmene,
berrak zamanını öğütmek için.

Yirmi iki civarı alırken diplomanı, tüketivermişsindir
üçte birlik zamanını...

Diploma yetmeez!!, diyor Topal Şarapçı;
“İyi bir iş bul gel hele bakalım.!
Askerliğini de yap birde, sonra evlen bakalım..”

İşte bir on yıl daha uçuveriyor ansızın.
Yaş oluveriyor otuz beş!

Gerçekten yarısı mıdır yolun?! Belki de yarısından da
yakın geriye bakma sakın küheylan !

Kopuverir zincirleri yaşamın, bir iplik gibi ansızın.

“Hele bir borçlarımızı ödeyelim, sonra daha iyi yaşarız.
Şimdilik biraz sabır” diyor karım Nazife!

“Hele bir başımızı sokacak yuva olsun da,
gerisi kolay diyor.
Eee..bu da doğru hani.. İşte böyle yitiyor hep on
seneler, eriyen buzlar misali.

Karım, çocuklarım, kooperatif başkanım, yardımcım,
tek tük arkadaşlarım.. ve...TV’deki haber sipikeri!

Bu kadar çevremdekiler.

Bunlara bakıyor yıllardır gözlerim. İşte bu yüzdendir ki,
Miyopsun! Diyor doktorum.

Ellinci yaş günümü, kimse fark etmiyor bile.

Ufaklığın diploma töreni var. Ne biçim alış veriş bu?
Anlayamadım gitti.!
Yapmak istediğim bir çok şey, özlem
kapısında yitti..

Hırs ile mutfağa., ne varsa atıştırmak için,
sıcacık bir el tutuyor elimi
“Perhiz yapmalısın artık !” diyor
Karım Nazife.

Eee..doğru da söylüyor hani. Kalan on yılımın birkaç
yılı hastalıkla geçiyor. Gerisi de torunların peşinde..

Eee, “Ulan hani yaşayacaktık!!! “ diye bağırıyorum.
“Sakin ol ! Tansiyonun yükselecek” diyor karım Nazife.
Eee.doğru da söylüyor hani.

Nedir yaşamın kısır döngüsü anlayamadım gitti.
“İyi yaşadık, hoş yaşadık” diyor karım Nazife
“Patronların da pek severlerdi çok da çalışırdın hani.
Bak herşeyimiz var, büyüdü sayılır çocuklar da,
daralacak ne derdin var?
Haydi neşelen artık. “

Eee.. Doğru da söylüyor hani Bir eş, birkaç çocuk,
bir ev ve araba,
işte yaşamın bilançosu..

Hayır hayır ! Korkuyorum ölümden!!
Boşa geçen bir yaşamın ardından nasıl gidilir oraya?!

Özgürce çizmeliydim yaşamımı zorda olsa,
özgürce ulaşmalıydım sona.

Yalnızlıkla yaşansa..kanaviçe gibi dokumalıydım,
güzelikleri, gizemleri.

Ter basıyor fırlıyorum yataktan.
“Dönüp durma” diyor, karım Nazife, yarı uykulu
“Sıkıca örtün de uyu”

Tüketmek için bunca acele ettiğimiz takvim yapraklarına..
Onca hızla çevirdiğimiz akreplere yelkovanlara..
İçine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına..
Şöyle bir uzaktan baktığınızda, ne hissediyorsunuz ?
“Ne kadarı benim hayatım diye “
soruyor musunuz?

Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime..Ya da
Ben başkalarının ?
“Aynadakinin ne kadarı benim, ne kadarı
oynadıklarım?..”

Sevgiyi koydum, kum saatinin dolu dizgin akıp giden
kumlarının her bir zerresine.
Çünkü bir tek sevgi var elimizde; bunca yıldan
damıtılıp gelen..

Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllarından geriye..

Ötesi yalan...


CAN DÜNDAR....